İzlanda açıklarındaki uzak bir volkanik adadan kıtadaki en yüksek dağlara kadar, Avrupa‘daki en iyi doğal UNESCO Dünya Mirası Alanları’ndan bazılarını birlikte keşfedelim.
İsviçre Alpleri – Jungfrau-Aletsch
Güneybatı İsviçre’deki doğu Bern Alpleri 35.000 hektarın üzerinde buzulla Avrupa’nın en büyük buzul alanıdır. Alpler’in en büyüğü olan Aletsch Buzuluna da ev sahipliği yapmaktadır. Bölge, Jungfrau ve Eiger’in kuzey duvarı gibi önemli zirvelerin bulunduğu bir bölgedir. Bern Alpleri’ndeki en yüksek dağ, 4.274 metre ile Finsteraarhorn’dur.
Göreme Milli Parkı ve Kapadokya’nın Kayalık Alanları, Türkiye
İç Anadolu’daki bu muhteşem doğal manzara erozyonla oluşmuştur ve kaya sanatından kayalara oyulmuş evlere kadar antik hazineleri içinde barındırır. Kapadokya uzun, ince kaya kulesi olan peribacaları ile ünlüdür. Bölge 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır.
Las Médulas, León, İspanya
Tüm Roma İmparatorluğu’ndaki en önemli altın madeni, bugün etkileyici kaya oluşumlarından meydana gelen inanılmaz bir manzaraya ev sahipliği yapmaktadır. Bölge, Romalıların gelişmiş mühendislik yöntemlerine ve insanların arazi üzerindeki etkilerine dair fikir vermektedir. Las Médulas, 1997 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır.
Dolomit Dağları, İtalya
Kuzeydoğu İtalya’ya hakim olan bu sarp sıra dağlar, 2009 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı. Dağlar, Birinci Dünya Savaşı sırasında askeri birliklerin dik arazide hareket etmesine yardımcı olmak için inşa edilmiş bir dizi tırmanma rotası ve kayalık merdivenlerden oluşan via ferratas’ı (demir yollar) tırmanmak için ziyaret eden dağcılar arasında popülerdir.
Plitvice Gölleri Ulusal Parkı, Hırvatistan
Hırvatistan’ın en büyük milli parkı 297 kilometrekarelik bir alanı kaplamaktadır ve şelale sistemiyle birbirine bağlanan 16 zümrüt yeşili gölüyle ünlüdür. Göller boyunca uzanan ahşap yürüyüş yolları, ziyaretçilere doğa harikası muhteşem manzaralar sunar. Yukarıda kalan göllere tırmanmak istemeyen ziyaretçiler ise bölgeyi yürüyerek veya parkın tekne ve otobüslerinden faydalanarak keşfedebilir.
Aggtelek Karst ve Slovak Karst Mağaraları, Macaristan, Slovakya Sınırı
Bu kompleks mağara sistemi, kuzeydoğu Macaristan ile güneydoğu Slovakya sınırı boyunca yer almaktadır. Sıradışı kaya oluşumları, dikitler, sarkıtlar ve fosillerle dolu, nispeten küçük bir alan üzerinde 712 mağaradan oluşmaktadır. Mağaraların sıcak ve buzul etkilerinden oluşan ve nadir görülen kombinasyonu, jeologların on milyonlarca yıllık tarihlerini incelemelerine olanak tanır.
Pirin Ulusal Parkı, Bulgaristan
Bulgaristan’ın güneybatısında yer alan Pirin Ulusal Parkı, Avrupa’nın dört bir yanından kayakçılar ve snowboardcular için giderek daha popüler bir destinasyon haline gelen Pirin Dağları’nın çoğunu kapsıyor. İki doğa rezervine ev sahipliği yapan milli park, 118 berrak, mavi buzul gölü ve yemyeşil ormanlarıyla ünlüdür. Aynı zamanda Bulgaristan’ın en yaşlı ağacına da ev sahipliği yapmaktadır.
Batı Kafkasya
UNESCO ‘ya göre, Rusya’nın güneyindeki, kış tatili için tercih edilen bölge olan Sochi’ye yakın Batı Kafkas Dağları, Avrupa’da önemli ölçüde insan etkisine uğramamış tek büyük dağlık alanı oluşturuyor.Bu engebeli dağlar, buzullardan ovalara kadar bir dizi manzarayı kapsar. 85 metre yüksekliğinde, Avrupa’nın en uzun ağaçları olduğu söylenen Doğu Karadeniz göknarlarından yakın zamanda tekrar vahşi doğaya geri getirilen İran leoparlarına kadar birçok farklı hayvan ve bitki türüne ev sahipliği yapar.
Göller Bölgesi, Birleşik Krallık
Göller Bölgesi, yazmak için yeşil vadilerine ve huzurlu göl kıyılarına akın eden şairlere ve edebiyatçılara uzun yıllar ilham kaynağı olmuştur ve bugün milyonlarca turisti kendine çekmektedir. Muhteşem dağların ve göllerin yanı sıra ormanlık alanlara da ev sahipliği yapan Göller Bölgesi, UNESCO ‘nun Dünya Mirası Alanları listesine en son eklenenlerden yerlerden biridir.
Devler Kaldırımı (Giant’s Causeway), Kuzey İrlanda
Çok eski bir volkanik patlama sırasında meydana gelen 40.000’den fazla bazalt sütundan oluşan bu büyülü alan, uzun süredir mitlere ve halk hikayelerine ilham kaynağı olmuştur. Efsaneye göre sütunlar, İrlandalı dev Fionn mac Cumhaill (veya Finn MacCool) tarafından inşa edilen bir geçidin kalıntılarıdır. Fionn mac Cumhaill, İskoç devi Benandonner tarafından bir dövüşe davet edilmiştir ve rakibi ile buluşabilmek için geçidi inşa etmiştir. Bir hikayede, Finn MacCool’un Benandonner’ın ne kadar büyük olduğunu görünce bebek kılığına girdiğini ve Benandonner’ın bebeklerin ne kadar büyük olduğunu görünce yetişkinlerin kesinlikle devasa olması gerektiğini varsaydığını, bu yüzden aceleyle geri çekilerek takip edilmemek için geçidi yok ettiği anlatılır.
Surtsey, İzlanda
14 Kasım 1963’te, İzlanda‘nın güney kıyılarında seyreden bir teknenin mürettebatı, denizden gelen büyük siyah duman bulutları gördü. Batan bir gemi olabileceğini düşündüler ancak gerçek daha şaşırtıcıydı. İzledikleri şey, denizin altında volkanik patlamalar sonucu meydana gelen bir adanın doğuşuydu. Patlamalar, 2,7 kilometre karelik bir alana yayılıp, Surtsey’in tamamen oluştuğu 1967 yılına kadar devam etti. Ada, oluştuğundan beri korunmaktadır ve bilim insanlarına, flora ve faunanın yeni toprakları nasıl kolonileştirdiğini incelemek için harika bir fırsat sağlamaktadır.
FABE TRAVEL