Eski medeniyetleri keşfetmeyi, salsa öğrenmeyi veya köpekbalıklarıyla dalış yapmayı seviyor ve arzuluyorsanız Güney Amerika kıtasında herkes için bir şeyler vardır.
Rio de Janeiro, Brezilya
Cidade Maravilhosa (Muhteşem Şehir) lakaplı, tüm sokakları Okyanusa açılan Rio de Janeiro, Dünyanın en ilham verici şehir manzaralarından birini sizlere sunar. Altın renkli plajları, samba partileri ve muhteşem yağmur ormanı manzarasıyla tanınan Rio, yıllarca maceraperest gezginleri kendine çekmeyi başardı. Dünyanın en büyük partisini kaçırmadığınızdan emin olmak için, yolculuğunuzu bir hafta sürecek yiyecek ve içecek festivali Rio Karnavalına denk getirmeye çalışın.
Salar de Uyuni, Bolivya
Salar de Uyuni, Bolivya’nın güneybatısında uzanan bir beyaz çöl. Doğru koşullarda, binlerce tuz havuzu, düz ve çorak manzara ile dev bir yansıtıcı ayna gibi davranır.
Machu Picchu, Peru
Dünyanın en büyük arkeolojik alanlarından biri olarak kabul edilen İnka Kalesi Machu Picchu, Güney Amerika’da seyahat eden herkes için bir geçit töreni gibidir. Dik teraslı tepeleri, devasa taş yapıları ve bulutlarla örtülü yağmur ormanları zemini ile Machu Picchu, fotoğraflarda gördüğünüzden daha fazlasıdır.
Zona Cafetera, Kolombiya
Kolombiya, uluslararası pazarlarda Güney Amerika kahvesi ile ünlüdür ancak Ülke içinde kaliteli ve iyi bir kahve bulmak, düşündüğünüz kadar kolay değildir. Bunun için Ülkenin ve Kıtanın en iyi kahve üretiminin yapıldığı kırsal Paisa Bölgesine gitmeniz gerekecek. Buraya yapılacak bir gezi, sadece gerçek kafein arzusunun ötesinde yürüyüş ve bisikletle dolaşmak için harika manzaralar, rahat pansiyon ve kafelerde hoşça vakit geçirme imkanları da sunar.
Galápagos Adaları, Ekvator
Dünyadaki bazı nadir türlere ev sahipliği yapan Ekvator kıyılarındaki volkanik adalar kümesi olan Galápagos, Dünyadaki biyolojik çeşitliliğin en fazla olduğu yer olarak kabul edilir. Charles Darwin, burada, gezegenin başka hiçbir yerinde bulunmayan flora ve faunayı inceledikten sonra kendi Evrim Teorisini geliştirdi. Ancak burada doğal hayata yaklaşmak için bir bilim adamı olmanıza gerek yok: 200 yaşındaki dev kaplumbağalar, çekiç kafalı köpekbalıkları ve deniz ve kara iguanaları ile gün boyu karşılaşmalar, Galapagos’u ziyaret ederken karşılaşacaklarınızın sadece bir parçası.
Iguazú Şelalesi, Arjantin / Brezilya
Brezilya ve Arjantin arasında bölünmüş olan Iguazú Şelalesi, üç kilometre uzunluktaki 250’den fazla döküntüden oluşan büyüleyici bir zincirdir. Şelalelerden dökülen su, Parque Nacional Iguazú’nun yemyeşil ormanlarından geçer. Bu ormanlar da gezginlere sayısız yürüyüş rotaları ve doğal yaşamla karşılaşma fırsatları sunar.
Paskalya Adası, Şili
Pasifik Okyanusu’nda, Şili anakarasının, yaklaşık 3.700 kilometre batısında yer alan Paskalya Adası ya da Polinezya sakinleri tarafından bilinen adı ile Rapa Nui, dünyanın ulaşılması en uzak yerlerinden biridir. Gezginler, 1250 ila 1500 yılları arasında Ada halkının ataları tarafından oyulduğu düşünülen gizemli taş heykeller Moai’yi görmek için buraya uzun bir yolculuk yaparlar. Ancak Paskalya Adası sadece arkeolojisi için özel bir yer olmanın dışında dünya standartlarında dalış, şnorkel, Sörf, yürüyüş ve binicilik, aynı zamanda maceranıza daha güneyde devam etmeden önce şarj olabileceğiniz bir yerdir.
Torres del Paine, Patagonya
Güney Şili ve Arjantin’de 400.000 kilometrekarelik bir alana yayılan Patagonya, karlı zirveleri, taşlaşmış ormanları, yemyeşil otlakları ve çöl bozkırlarıyla kaplı devasa bir arazidir. Belki de en etkileyici özelliği, çok seyrek bir nüfusa sahip olması ve Dünyada tamamen dokunulmamış birkaç yerden biri olmasıdır. Mutlaka görülmesi gereken en iyi yer, iyi işaretlenmiş parkurları, iyi konaklama seçenekleri ile Torres del Paine Ulusal Parkıdır.
Amazonlar
Brezilya’nın büyük bir bölümünü kaplayan ve daha sonra Venezuela, Kolombiya, Ekvator, Peru ve Bolivya’ya yayılan Amazon Havzası, dünyanın en büyük ve biyolojik çeşitliliğe sahip tropik yağmur ormanıdır. Aslında, bu gezegenimizin atan kalbi: içtiğimiz suyun kaynağı, soluduğumuz havanın kaynağıdır. Bir grup turunda günlerinizi pembe yunusları bulmaya çalışarak, su dolu ormanlarda kano yaparak veya hamaklarınızda uluyan maymunların çığlıklarını dinleyerek geçirin.
Kartagena, Kolombiya
Turuncu-kahverengi kiremitli çatılar, renkli kilise kuleleri ve Arnavut kaldırımlı sokakları ile Kartagena, görülmesi gereken muhteşem bir koloni kenti. 16. yüzyılda önemli bir İspanyol kalesi olan Kartagena, Güney Amerika’nın en iyi korunmuş sömürge şehirlerinden biridir. Ama burada sadece ilgi çekici mimari değil: birinci sınıf restoranlar ve renkli bir gece hayatı da gezginleri bekliyor. Tayrona Milli Parkı ve Islas del Rosario’ya kolay erişim imkânı sunan şehir, aynı zamanda Kuzey Kolombiya’nın geri kalanını keşfetmek için mükemmel bir sıçrama tahtasıdır.
FABE TRAVEL